Ürün Açıklaması
Yüzyıllar boyu yönetimden mahrum kalan Arap Yarımadasında,doğuda Fars, batıda Roma İmparatorluklarının arasında kabile ve boylara bölünmüş olarak sosyal, siyasi, iktisadi ve dini bakımdan istikrarsızlık hüküm sürüyordu. Mekke’de de yerleşim merkezinin yönetimi Kureyş reislerinin elindeydi. Kabileler arasında sık sık çarpışmalar başgöstermekte ve müttefik güçlerin varlığında çatışmalar bütün bölgeye yayılmaktaydı. Kabileler arası ortaya çıkan kan davaları ise yıllarca süren bir mezalime dönüşmekteydi. Güçlü kabilelerin zayıfları köleleştirdiği, işgal ve yağmalama sıradan olaylardandı. Genelde İbrahim (s.a.v)’ın dininden gelmekteyseler de, bu dinin merkezleri olan Kâbe, ağzına kadar putlarla doluydu.
Rasûllah (s.a.v) bu çevrede doğdu, peygamberlik görevine 40 yaşında başladı; 23 yıl içerisinde bu parçalanmış topluma birlik getirerek onlara yeryüzünün bu bölgesinde ilk kez kanun ve nizamı yerleştiren güçlü bir merkezi yönetim armağan etti. Bir insanın karanlık ve cehaletin ortasında tek başına kıyam etmesi ve -kendine katılan birkaç kişi dışında- insanların muhalefetine rağmen bütün herkesi bilgi ve iyilik ışığına çağırması mucizeden başka bir şey değildir. O gayretlerine aralıksız devam etti ve çeyrek yüzyıldan daha az bir sürede tüm kavimleri İslâm sancağı altında birleştirmeyi başardı. Onlara kendisinden sonra da gelişen, aynı zamanda tüm komşu imparatorlukları yenip hepsini İslâm kardeşliği bağıyla güçlü, kuvvetli, merkezi bir yönetim sağladı.
Allah’ın Rasûlü’nün tebliğ vazifesine ilave olarak yeryüzünde adaleti tesis ile de yükümlü olduğuna ve bütün vazifeleri önderlik vasfı, devlet adamlığı nitelikleri, adaleti, basireti, siyaset alanına taşıdığı yazılı anayasa ile istişare prensipleri, fikir, inanç ve ifade hürriyetini vazetmesi ve bizzat uygulayarak hakkıyla yerine getirdiği tarih ve insanlık şâhit olmuştur.
(Arka Kapak)