Lunardo; ilk eşinden olan kızı Lucıetta ve ikinci eşi Margherita ile zengin hayatında, kendi istediğince bir yaşam sürmektedir. Kızı ve karısı bu yaşam döngüsünde çok da söz sahibi değillerdir; Lunardo ise bu durumdan memnundur.
Oysa Lucıetta ve Margherita da Venedik Karnavalı’nda; etraflarındaki kadınlar gibi giyinmek, süslenmek, gezmek ve eğlenmek istemektedirler. Bütün bunlara izin vermeyen ve kendini haklı gören Lunardo kızını, arkadaşı Maurizio’nun oğlu Filippetto ile habersiz nişanlamıştır.
Geleneklerin aksine, gençler düğünden önce birbirlerini görüp tanımak istemektedirler. Bunun için çareler ararlar.
Baskıcı, ailesine söz hakkı tanımayan, yiyip içtikleriyle övünen, etrafında “yaban” olarak bilenen Lunardo’nun bu tavırları devam edecektir.
Ta ki… Karnavalın son gününde, kendi evinde, yüzünde maskesi ile Filippetto’yu görünceye kadar.
Yabanlar’ın gülünçlüğünün arkasında ciddi bir dram gizlidir. Özyapıların çatışmasıyla, yaşlılarla gençlerin savaşından veya kadının erkeğe üstün gelmesinden çok; duyguların, bencilliğe karşı elde ettiği utku canlandırılmaktadır.
Başyapıtın büyük insanca niteliği de bundan ileri geliyor.