Yazar: Yayınevi: Adalet Yayınevi
Devletlerin denizi ve deniz kaynaklarını kullanımı her zaman hayati bir konu olmuştur. Devletlerin denizlere hâkimiyet talebinin altında yatan nedenler genellikle güvenlik endişesi ve ekonomik çıkarlardır. Uluslararası ilişkilerde devlete güç kazandıran hususlardan biri olan denizlerdeki egemenlik ve deniz sınırlarının belirlenmesi meselesi tarih boyunca bünyesinde tartışmalar barındırmıştır. Denizlerin sahipliği ve kullanımının hukuki düzene oturtulması amacıyla birçok uluslararası konferans düzenlenmiş ve metin hazırlanmıştır. Nihayetinde kapsamlı bir metin ortaya konularak, 10 Aralık 1982 tarihinde Montego Bay şehrinde Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi akdedilmiştir. Sözleşme, kendisinden önce yapılmış olan düzenlemelerden daha kapsamlı ve etkilidir. Sözleşme ile deniz hukukuna ilişkin kavramlar açıklanmakta, devletlerin hak ve yükümlülüklerinin sınırları belirlenmektedir. Bunların yanı sıra Sözleşme ile getirilen en büyük yenilik deniz hukuku uyuşmazlıklarını çözmekle yetkili bir mahkemenin kurulmuş olmasıdır.
Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin denizlere ilişkin ayrıntı düzenlemeleri barındırması ve Sözleşmeye daha çok devletin katılımın arzu edilmesi nedeniyle tek bir münhasır ve zorunlu yargı mekanizması belirlenmemiştir. Bu sebeple, Sözleşme’de devletlerin seçebileceği dört yargı merci mevcuttur. Bu dört yargı merciinden biri olan Uluslararası Deniz Hukuku Mahkemesi; Sözleşme ile ilk kez kurulmuş olup uluslararası deniz hukukunun en önemli mercilerinden biridir. Deniz hukuku kurallarının tespiti ve geliştirilmesinde de önemli rol oynayan Mahkeme, deniz hukuku içtihatları konusunda da gün geçtikçe güçlü bir konuma geçmektedir.
1996’dan bu yana 26 yıldır görev yapan Mahkeme, 29 deniz hukuku uyuşmazlığını ele almıştır. Mahkeme’ye ilk yıllarında sadece münhasır yetkilerine dair başvurulsa da son yıllarda esasa ilişkin uyuşmazlıkların da sunulduğu görülmektedir. Yeni kurulmuş olan, herhangi bir içtihadı mevcut olmayan bir yargı merciinin uluslararası toplumun güvenini kazanmasının zaman alması kaçınılmazdır. Ancak günümüzde Mahkeme’nin ortaya koyduğu içtihatların deniz hukukunun gelişimine ve deniz hukukuna ilişkin kavramların açıklığa kavuşturulmasına büyük katkı sağladığı ifade edilebilir.
Bu nedenle, konuya ilişkin tartışmaların yoğun olduğu ve Türk literatüründe boşluğun olduğu bir dönemde, 2016 yılında, o sırada Atatürk Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Araştırma Görevlisi olan ve Marmara Üniversitesi’nde doktorasını yapan Hilal Cecanpınar’ın, doktora tezini Uluslararası Deniz Hukuku Mahkemesi konusunda ve danışmanlığımda yazma isteği bende büyük bir memnuniyet ve heyecan uyandırdı. Uluslararası Deniz Hukuku Mahkemesi konusunda doktora tezi yazmak meşakkatli ve yoğun bir çalışma sürecini göze almayı gerekli kılmıştır. Ancak Atatürk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletlerarası Hukuk kürsüsünün ilk araştırma görevlisi olan Hilal Cecanpınar bu süreci yoğun ve titiz bir çalışma ile aşmış ve elinizdeki eseri ortaya çıkarmıştır. Hilal Cecanpınar, bu çalışmasında, Mahkemeyi yapısal açıdan incelemiş, akabinde Mahkemenin karmaşık yargı yetkisini son derece anlaşılır şekilde ortaya koymuştur. Son olarak, Mahkemenin uyuşmazlıkları çözümlerken uyguladığı usul kurallarını inceleyerek, işleyiş mantığını örnek kararlar eşliğinde sade bir şekilde değerlendirmiştir.
Özellikler |
|
Barkod | 9786052640951 |
Katkıda Bulunanlar |
Saat 12:00'e kadar verdiğiniz siparişler aynı gün kargoda.
İletişim bölümümüzden bizlere herzaman yazabilirsiniz.
Kart bilgileriniz saklanmadan güvenli şekilde bankaya gönderilmektedir.
En iyi fiyatı sizlere en hızlı kargo ile sunuyoruz.