Yabancı devlet mahkemelerinden verilen bir kararın Türk hukukunda etki doğurabilmesi için tanınması ya da tenfiz edilmesi gerekmektedir. Tanıma ve tenfiz koşulları her hukuk sisteminde farklılık gösterebilmekle beraber, kararı veren mahkemenin yetkili oluşu hemen her hukuk sisteminde tanıma ve tenfiz için aranan bir koşul olarak karşımıza çıkmaktadır. Tanıma ya da tenfiz talep edilen ülke mahkemelerinin münhasır yetkisinin varlığı çoğu hukuk sisteminde bir tenfiz engeli olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun yanı sıra, kararı veren mahkemenin yetkisinin ne şekilde denetleneceği konusunda farklı sistemler mevcuttur. Türk hukukunda, mülga 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un yürürlükte olduğu dönemde tanıma ve tenfiz davalarında münhasır yetki bakımından bir denetim yapılmakta; buna karşılık kararı veren mahkemenin yetkisine ilişkin bir denetim yapılmamaktaydı. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un 54. maddesinin b bendinde ise, "ilamın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı halde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmemiş olması" bir tenfiz şartı olarak düzenlenmiş, böylece kararı veren mahkemenin yetkisinin "aşırı yetki" bakımından denetimi öngörülmüştür. Türk hukuku bakımından yenilik teşkil eden bu hükmün uygulanmasında hangi esasların gözetileceği hususu önem arz etmektedir. Çalışmamızda, öncelikle münhasır yetkiye ilişkin açıklamalara yer verilmiş daha sonra, tanıma ve tenfiz davalarında kararı veren mahkemenin yetkisinin denetimine dair çeşitli hukuk sistemleri incelenerek Türk hukukundaki denetime ilişkin esaslar üzerinde durulmuştur. (Tanıtım yazısından)