Nene, karşısında kıpırdamadan duran Aras’a dik dik bakarak emir verdi: -Şimdi beni iyi dinle: O giden polisler bizi takip etmek için çevreye gözetleyici yerleştirmiş olabilir. Akıllarınca bizimle oyun oynayacaklar! Neyse... Sen şimdi adamlarına söyle, biz buradan gittikten hemen sonra çobanın yanındaki yavrularımız karınlarını iyice doyursun. Onların aç kalmasına dayanamam! En azından yaptığımız iyiliğin etkisi büyük, çok büyük olmalı. İçinde bulunduğumuz dünya sadece insanlar yaşasın diye meydana gelmedi; hayvanlar bizden önce bu gezegende vardı, bizden sonra da var olacak; öyle değil mi? O dostlarımızın karınlarını doyurun! Aras: -Tamam efendim, derhal yapıyorum, dedi. Aras, bu ifadeden hemen sonra da olumsuz anlamında dudak büktü. Yardımcısına döndü, diz çökmüş ve elleri arkadan bağlı olan adamları işaret derek: -Köpeklerin daha iştahlı yemesi için bunların üzerine kan serpiştirin, dedi. |
|
|