Bilgi gelişiyor, cehalet değişmiyor.
İletişim gelişiyor, özgürlük değişmiyor.
Ticaret gelişiyor, yoksulluk değişmiyor.
Teknoloji gelişiyor, geri kalmışlık değişmiyor.
Şeffaflık gelişiyor, yolsuzluk değişmiyor.
İlişkiler gelişiyor, korkular değişmiyor.
Zaman gelişiyor, baskılar değişmiyor.
Dünya değişiyor, Türkiye değişmiyor.
Hayat değişiyor, Türkiye direniyor.
Zamansız bir ülke, bir zamanda takılı kalmış ülke, zamanın durduğu ülke… Nasıl tarif edilirse edilsin Türkiye, mirasını devraldığı “değişmezlik” genlerini bırakmıyor. Elli yıl ya da yüz yıl önceki gazete başlıkları bugün hâlâ güncelliğini koruyor. Bu küresel çağda durmaksızın değişen dünyanın dahi değiştiremediği bir atalet hüküm sürüyor. Yeniliğe karşı ve değişime kapalı, gelişmenin “bilimsel bir kuşkuculuk sonucu” olduğuna uzak, “günü kurtarma” kestirmeciliğine ve ertelemeye yakın bu “değişim dışılık” bir gün son bulabilecek mi?