Ürün Açıklaması
Rabbimiz Allah hakkında merak ettiğin sorulardan oluşan Allah’ı Merak Ediyorum adlı iki kitaptan sonra, sıranın Sevgili Peygamberimiz ile ilgili sorulara geleceğini az çok tahmin ediyordum.
İşin doğrusu ilk iki kitabın bu kadar ilgi görmesinden sonra biz de yayınevindeki arkadaşlarla oturup bir yol haritası hazırladık. Bu yol haritasına göre “Merak Ediyorum“ dizisi devam edecek.
Bundan sonra, Kur’an-ı Kerim hakkında, melekler hakkkında, ölümden sonraki hayat hakkında, dinimiz İslâm hakkında ve kader hakkında da merak edilen konular üzerinde uzun uzun konuşacağız...
Merak Ediyorum dizisinin bu üçüncü kitabında, Sevgili Peygamberimiz ile ilgili bazı sorularına cevap vermeye çalıştım. Amacım sadece senin sorularına cevap yazmak ve merakını gidermek değil.
Bazıları, Peygamberimizi tarih boyunca yaşamış peygamberlerden bir peygamber ve dünyaya gelip gitmiş büyük insanlardan bir büyük insan olarak görmekle yetiniyorlar.
Ancak o bizim Sevgili Peygamberimizdir. Onun, yaşadığı asrı bir mutluluklar çağına çeviren hayatı, iki tarih arasına sığışmayacak bir hayattır.
Onun her bir sözü, ona dair anlatılan en küçük bir hatıra, bizim küçük hayatlarımıza, cennete kadar giden dosdoğru bir yolu aydınlatan ışık olur.
Bu kitabı okuduğunda Sevgili Peygamberimizin senin dünyandaki yerinin daha bir belirginleşmesini ve kendini ona daha bir yakın hissedecek olmanı ümit ediyorum...
Ama oldu, ama olmadı... Kurduğum her cümleyi bu ümitle kurdum, yazdığım her satırı bu ümitle ile yazdım...
Ümit, duadır! Gel bütün ümitlerimiz için, hep birlikte büyük bir -Özkan Öze-
Peygamberimi Merak Ediyorum kitabında cevap aranan sorular:
Peygamberler insanlık için neden bu kadar önemli?
Peygamberimiz neden başka bir yerde değil de, Mekke’de dünyaya geldi?
Peygamberimiz, Peygamber olmadan önce nasıl yaşardı? İbadet eder miydi, ediyorsa kime ederdi?
Peygamberimiz’e ismini kim vermiş? Başka isimleri de var mı?
Salâvat ne demek? Peygamberimiz’in ismi anıldığında neden salâvat getirmeliyiz?
Peygamberimiz neden okuma-yazma bilmiyordu?
Peygamberimiz neden, sıradan bir insan gibi uyuyor, acıkıyor, susuyor, yoruluyordu?
Peygamberimizin diğer peygamberler gibi mucizeleri var mıydı?
Peygamberimiz hayvanlara nasıl davranırdı, sever miydi hayvanları?
Peygamberimiz çocukları sever miydi?
Peygamberimiz arkadaşlarına şaka yapar mıydı? 121
“Peygamberimizin Sünneti“ ne demek? Ve bizim için neden bu kadar önemli?
“Peygamberimiz bugün yaşasaydı, dişlerini misvakla mı temizlerdi;
yoksa diş fırçası mı kullanırdı?“
Kitaptan bir alıntı:
Peygamberimiz bugün yaşasaydı, dişlerini misvakla mı temizlerdi, yoksa diş fırçası mı kullanırdı?
Büyük ihtimalle sabah dişlerini fırçalarken aklına geliveren bu soruya cevap olarak sana bir iki önemli noktayı hatırlatmam gerekiyor.
Sorunda, “Peygamberimiz bugün yaşasaydı..“ diyorsun. Ama Peygamberimiz bugün yaşamıyor.
O artık aramızda değil.
Onu ne kadar özlesek de, onun aramızda olmasına ne kadar ihtiyacımız olsa da, onu görmeye, yanıbaşında oturmaya, serin sabah gülleri gibi kokan elleriyle,-tıpkı Medine sokaklarında oynayan çocuklara yaptığı gibi-başlarımızı okşamasına, gecenin karanlığını aydınlatan o eşsiz
gülümsemesiyle bize gülümsemesine.. ne kadar hasretsek de, Sevgili Peygamberimiz, Kâinatın Efendisi, kalbimizin en sevgilisi artık aramızda yaşamıyor..
Öyleyse “Peygamberimiz bugün yaşasaydı..“ diye başlayan bir soruya verilecek bütün cevapların, “Ama Peygamberimiz bugün aramızda yaşamıyor“ diye başlaması gerekir.
Çünkü Peygamberimiz aramızda yaşıyor olsaydı, dünya şimdiki dünya olmazdı. Bambaşka bir dünya olurdu.
Bambaşka ve şüphesiz çok daha güzel bir dünya...
Yaşadığımız asır bir “saadet asrı“ olurdu. Ve böyle bir dünyada, sen bu soruyu zaten sormazdın. Çünkü cevabını bilirdin!
Tıpkı hayatlarını okurken imrendiğimiz, “Ah keşke ben de orada,onlarla birlikte olsaydım!“ dediğimiz sahabiler gibi, Sevgili Peygamberimizin nasıl yaşadığını, neyi nasıl yaptığını görürdün. Ve ondan gördüğün gibi yaşamaya çalışırdın.
Bir de sana şunu hatırlatmam gerekir: Bilirsin, küçükler büyüklerin ayaklarına giderler. Onları ziyaret ederler. Büyükler kalkıp küçüklerin ayaklarına gitmezler. Küçüklerin, büyükleri ayaklarına çağırması hiç hoş bir davranış değildir.
Öyleyse, doğru olan Peygamberimizi bugüne getirmek değil; kendimizi onun yaşadığı Saadet Asrı’na hayalen de olsa götürmek ve Sevgili Peygamberimizin neyi nasıl yaptığını, onun hayatını anlatan
kitaplardan ve onun nurlu sözleri olan hadislerden okuyup öğrenmektir.
Kısaca, “Peygamberimiz bugün yaşasaydı şu işi nasıl yapardı?“ yerine “Peygamberimiz şu işi nasıl yapmış?“ dersek, daha doğru bir soru sormuş oluruz.
Ben bu soruna “Peygamberimiz bugün yaşasaydı, şöyle yahut böyle yapardı“ diye cevap veremem. Onun adına konuşamam.
Hem bu tür soruların sonu gelmez. Birine cevap versen öteki çıkagelir.“Peki, maça gider miydi? Takım tutar mıydı? Tutarsa hangi takımı tutardı?“ gibi.
Az önce de dediğim gibi, doğru olan ve bize düşen, Peygamberimizin nasıl yaşadığını, hangi durumda ne yaptığını öğrenmektir.
Peygamberimiz arkadaşlarına nasıl davranırdı? Evinde neler yapardı? Çocuklarla arası nasıldı?
Nasıl yemek yer, suyu nasıl içerdi? Namazını nasıl kılardı? Konuşurken, gülerken, uyurken, yürürken, şakalaşırken..nelere dikkat ederdi?
İşte bunları öğrenmeli ve kendi küçük hayatımıza, onun bütün asırları güneşler gibi aydınlatan o muhteşem yaşayışından bir ışık, bir nur ve aydınlık katmaya çalışmalıyız...
Peki ben misvak mı kullanmalıyım, yoksa diş fırçası mı?...
(Tanıtım Bülteninden)