Yazar: Yayınevi: Gazi Kitabevi
İşletmeler, varoluş amaçları gereği temel olarak karlılık olgusu
üzerine inşa edilmiş ve bu amaç doğrultusunda faaliyetlerini yürütmektedirler.
Yalın olarak karlılık kavramı, bir ürünün veya hizmetin
üretim sürecinden tüketiciye ulaştığı ana kadar katlanılan
maliyetlerin toplamından daha fazla bir fiyat ile satılması olarak
ifade edilebilir. Bu tür bir tanımlamada bahse konu hususların tamamı
ekonomik etkenler ile ilişkili olup kısa vadeli faaliyetlerin
bir sonucunu ifade etmektedir. Ancak 20 yy. başlarında varoluşu
tanımlayan bu kavram oldukça yeterli ve anlamlı olmasına karşın
değişen üretim süreçleri, gelişen teknoloji ve kaynak bulmada yaşanan
sıkıntılar, yalnızca karlılığa ve ekonomik etkenlere odaklanan
işletmelerin sosyal ve ekolojik çevre üzerinde yarattıkları tahribat
nedeniyle varlıklarını tehdit etmeye başlamış ve işletmeleri
karlılığın ötesinde bir varoluş tanımı oluşturmaya teşvik etmiştir.
Zira, tüm bu değişimin ortasında işletmeler yalnızca karlılığa odaklanarak
geleceği düşünmeden hareket etmekte ve bu durumun sonucunda
ekolojik çevre ve sosyal çevre üzerinde olumsuz etkiler
oluşturmaktadır. Doğal kaynakların kontrolsüz kullanımı, yeni üretim
yöntemlerinin ekolojik çevre üzerinde bıraktığı onarılamaz
hasarlar, gelir adaletsizliği, küresel boyutlara ulaşan yoksulluk,
iklim değişikliği gibi hususlar artık gelecek kuşakların varlığını
devam ettirebilmeleri ve gereksinimlerini karşılayabilmeleri için
risk oluşturmaya başlamıştır. Tüm bu köklü değişimler ve çözüm
arayışları işletmeler için daha uzun vadeli bir "var olma” tanımı
ihtiyacını doğurmuş ve 1960’lı yıllarda ortaya sürdürülebilirlik
kavramı çıkmıştır. Bu kavram gelecek kuşakların ihtiyaçlarının da
göz önünde bulundurularak, bugünün ekolojik, sosyal ve ekonomik çevrelerinin en iyi şekilde yönetilmesini ifade etmektedir. Günümüz
rekabet ortamında artık bu kıstaslara önem veren şirketler
hayatta kalabilmekte ve varlıklarını sürdürebilmektedir. Gerek işletmeyi
finanse eden yatırımcılar gerekse tüketiciler toplumsal bir
yönelim olarak tüm kaynakların ihtiyatlı bir biçimde kullanılmasına
önem vermekte ve işletmeleri de bu konuya hassasiyet göstermeye
zorlamaktadır. Dolayısıyla, işletmeler ekonomik etkenler
dışında ekolojik ve sosyal etkenleri de göz önünde bulundurarak
faaliyetlerini yürütmek mecburiyetinde kalmaktadır. Sürdürülebilirlik
kavramının finans literatürü içerisinde kendisine önemli bir
yer bulması ise klasik finans teorilerinin temelini oluşturan risklerin
azaltılması ve getirinin en çoklaştırılması yaklaşımı ile oldukça
yakından ilgili olmasıdır. Özellikle yatırımcıların her türlü çevresel,
ekonomik ve sosyal faktörü göz önünde bulundurması ve buna
göre geleceğe yönelik karar alması veya karar mekanizmalarını bu
yaklaşım altında kurması sürdürülebilirlik kavramı ile finans literatürünün
bağını oluşturmaktadır. Tüm sistemlerde olduğu gibi finansal
sistemler ve paydaşlar için karlılık kadar sürdürülebilirlik de
önem taşımaktadır. Günümüz çağdaş finans dünyasında pek çok
denetleyici ve düzenleyici kuruluş finansal piyasaların ve yatırımcıların
sürdürülebilirliğini güvence altına almak amacıyla faaliyet
göstermekte ve işletmelerin ve yatırımcıların çıkarlarını korumaya
çalışmaktadır.
Bu çalışma kapsamında ülkemizde kurumsal sürdürülebilirlik uygulamalarını
hayata geçiren işletmelerin yer aldığı Borsa İstanbul
Sürdürülebilirlik Endeksi ele alınmış ve sürdürülebilirlik uygulamalarını
gerçekleştiren işletmelerin getirilerinin nasıl etkilendiği araştırılmıştır. (Ön Sözden)
Özellikler |
|
Barkod | 9786257045322 |
Katkıda Bulunanlar |
Saat 12:00'e kadar verdiğiniz siparişler aynı gün kargoda.
İletişim bölümümüzden bizlere herzaman yazabilirsiniz.
Kart bilgileriniz saklanmadan güvenli şekilde bankaya gönderilmektedir.
En iyi fiyatı sizlere en hızlı kargo ile sunuyoruz.