Ürün Açıklaması
“Küreselleşme ve milliyetçilik tartışması, geçmiş çağlardan bugüne devam eden bir sosyolojik olgudur. Modern çağ hem evrenselci hümanizmin gelişmesine, hem de milletleşme ve milliyetçilik hareketlerinin ivme kazanmasına sahne olmuştur. İlk sosyoloji teorileri bu yüzden genellemeci olmasına rağmen, kültürel farklılığı temele alan görüşler de hemen gündeme girmiştir. Bir tarafta dünyanın bütünleşmesine yönelik insanlık ideali, diğer yandan çağa ismini verecek derecede milliyetçilik hareketleri... Kant, Hegel, Comte gibi, tarihi sürecin olumlu gelişmelerle artık sona varmakta olduğu beklentisi içindeki düşünürlerin evrenselci teorilerine rağmen, Sorokin’in ’Bir Bunalım Çağı’ adlandırmasına yol açan acılarla dolu tarihi ve toplumsal gelişmeler...
Küreselleşme tartışmaları başladığında ’Tarihin Sonu’olarak yorumlanan liberal kapitalizmin ’Yeni Dünya Düzeni’ adıyla bütün insanlığı biçimlendireceği ve bütünleştireceği beklentisi ön plana çıkmıştır. Fakat insanlığı oluşturan farklı milletler ve kültürlerin yok edilemediği birçok sömürgeci projede görülmüştür. Son olarak enternasyonal sosyalizmin uygulama alanı olarak Sovyetler Birliği sınırları içindeki milli varlıkların eritilemediği ortaya çıkmıştır. Günümüz küreselleşme tartışmalarında da küreselciliğin egemen olması karşısında milliyetçilik hareketlerinin canlanması söz konusudur. Sosyal olaylar ve süreçler bu bakımdan tek biçimli ve tek açılı olarak yorumlanamaz. Dolayısıyla bu çalışmada sosyal süreçlerin birbiriyle iç içe olan olgusal temelleri ortaya konmaya özen gösterilmiştir. Dünya bir taraftan bilişim teknolojilerinin sunduğu imkanlarla ’global köy’ gibi küçülürken, bir taraftan içinde kendi muhalif tepkisini besleyerek yeni milliyetçilik akımlarına sahne olmaktadır.“
(Tanıtım Yazısından)