Ürün Açıklaması
Geçmiş dönemlerden farklı olarak, kimlik kavramı günümüzde niçin bu denli ön plana çıkmaktadır? Kimlik algısını etkileyen faktörler nelerdir? İnsanların doğduktan yeri, ırkı ve cinsiyeti seçme özgürlüğüne sahip ol(a)madıkları gerçeği göz önünde bulundurulduğunda, birinin nereden geldiğini ya da nereye ait olması gerektiğini kim, neye göre belirlemektedir? Bir ülkede yaşayan tüm vatandaşların hukuksal açıdan eşit öngörülmeleri, toplumdaki bireyler arasında adaleti sağlamak açısından yeterli bir unsur mudur? Tanımlamaya değil, tanımaya yönelik bir politik tutum geliştirmesi, ulus-devletin birliğini ve egemenlik gücünü zayıflatan, dahası varlık nedenini orta¬dan kaldırmaya varan bir gelişme midir? Aynı coğrafyada yaşayan insanlar arasında ortak kimliklerin baskın olduğu eski dö¬nemlerden, aynı toplum içerisinde yaşayan bireyler arasındaki kimliksel farklılıkların giderek daha çok ön plana çıktığı bir döneme geçmiş bulunmaktayız. Kimliksel düzey¬deki bu farklılaşmaları; birey, grup, etnisite, ulus ve medeniyet perspektifi dahilinde insanlar, farklı unsurlar üzerinden temellendirdikleri kimliklerinin tanınması için çeşitli mücadeleler vermektedirler. Kimlikler düzeyindeki bu tanınma mücadelesi, çokkültürcülük eksenindeki tartışmaların temelini oluşturmaktadır. Bu yöndeki tartışmalarla aday hale gelmiştir. Bu kitap, bu tür bir isimlendirmeyle çıkan ilk çalışmalardan biridir. Kültürel çeşitliliği savunan ve bu kültürel çeşitlilik içerisinde birbirinden farklılık gös¬teren kimliklerin, aralarında çatışma olmaksızın bir arada yaşamalarına yönelik bir ara¬yışı ifade eden çokkültürcü yaklaşımları savunanlar olduğu gibi eleştirenler de vardır. Bu çalışmada, tartışmalar eleştirel bir düzlemde ele alınmış, aynı zamanda dünyanın farklı coğrafyalarında çokkültürcü anlayışın pratik uygulamalarına yönelik tepkilerde değerlendirilmiştir. Tartışmaların Batı merkezli olması dolayısıyla da bu bağlamda ABD, Kanada ,Avrupa Birliği, Avusturalya gibi farklı bölgelerde çokkültürcülüğe yönelik uygulama düzeyindeki yaklaşımlar ana hatlarıyla ele alınmış, İsveç örneği ise daha ayrıntılı olarak incelenmiştir.