2. Dünya Savaşı sonrası iktisadi ortamda gelişen ekonomiler kalkınma hızlarını karşılamaya çalışırken karşılaştıkları en önemli sorun işsizlik olmuştur. İşsizliğin çözümü için ortaya çıkan iki çözüm yöntemi; Devletin ekonomiye müdahale etmesi ve kentsel alanda kayıtdışılığa göz yumulması, başlangıçta yararlı olmuştur. Ancak artan iş gücü ücretlerin düşmesine ve sermaye birikimine kaynaklık ederken bir taraftan da artan kayıtdışılık ile istihdam olanakları artırılmaya çalışılmıştır. Bu süreç 1980'li yıllara kayıtlı sektör ile kayıt dışı sektör karşı karşıya getirmiştir. Kayıtlı sektör haksız rekabetten kaynaklanan kayıpları hesaplamaya başlamış ve kayıtdışılığa karşı mücadele etmeye başlamıştır. Ancak bu girişim için oldukça geç kalınmıştır. Birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de kayıtdışı sektör büyümüş ve toplam istihdamın %50'sinin kayıtdışı olduğu bir iktisadi yapılanmaya ulaşmıştır. Kayıt dışı sektör bu gücü ile kentsel alana sadece iktisadi değil, kültürel ve politik bir güç olarak da egemen olmuştur. Bu çalışma da kayıtdışı ekonomi oyun teorisi çerçevesinde ele alınıp incelenmiştir.