SARAI, ALTI YAŞINDAN BERİ KÂBUSLARLA YAŞIYOR, ONLARLA NEFES ALIP VERİYORDU. ARTIK BÜTÜN KORKULARI TANIDIĞINA, HİÇBİR ŞEYİN ONU ŞAŞIRTAMAYACAĞINA İNANIYORDU. AMA ÇOK YANILIYORDU.
Büyük trajedinin sonunda artık Lazlo da Sarai da eskiden oldukları kişiler değiller. Lazlo bir tanrı, Sarai ise hayalet. Hıçkırık’tan intikam almaya yeminli Minya, onları karanlık amaçları için esir tutarken yeni kimliklerinin sınırları ikisini de zorluyor.
Lazlo imkânsız bir seçimle karşı karşıya. Sevdiği kadını mı kurtaracak, yoksa onun dışındaki herkesi mi? Sarai ise kendisini hiç olmadığı kadar çaresiz hissediyor. Fakat gerçekten öyle mi? Bazen gerçek gücümüzü keşfedebilmek için en zor durumlarla karşılaşmamız gerekir. Sarai bir Kâbus Perisi ve neler yapabileceğini daha kendisi bile bilmiyor.
İnsanlar ve tanrıtohumları kozlarını paylaşmaya hazırlanırken yeni bir düşman bütün kırılgan umutları paramparça ediyor ve Mesarthim sırları gün yüzüne çıkıyor. Tanrılar nereden ve neden geldi? Hisardaki doğumhanede doğan binlerce çocuğa ne oldu? Ve en önemlisi, unutulmuş kapılar açılıp yeni dünyalar ortaya çıktığında kahramanlar canavarları her zaman öldürmeli mi yoksa onları kurtarmak da mümkün mü?
New York Times çoksatarı Hayalci’nin devam romanında aşk, nefret, intikam, bağışlama, yıkım ve kurtuluş muhteşem bir hikâyede buluşuyor. Elinizden bırakamayacağınız büyüleyici bir masal dünyası sizi çağırıyor.
“KÂBUS PERİSİ TEKRAR TEKRAR OKUNMAYI VE SONSUZA DEK HATIRLANMAYI HAK EDEN FELSEFİ BİR FANTASTİK MACERA, TEHLİKELİ BİR ARAYIŞ VE DESTANSI BİR AŞK HİKÂYESİ.”
– KATHERINE WEBBER