Yazar: Yayınevi: Celsus Kitabevi
Hücrenin/organizmanın toksik, kimyasal veya çevresel bir faktöre düşük dozda maruziyeti, canlının ADAPTASYON kazanma sürecini hızlandırır. Organizmaların hayatta kalmak ve çoğalmak için çevrelerindeki çok çeşitli uyaranlar/stresler karşısında dayanıklı olmak ve adaptif cevap verebilmek için var olan bu mekanizmaları, evrim süreci için vazgeçilmez bir fenomen olan HORMESİS terimi ile açıkanır. Hormesis, hücrenin veya organizmanın yaşamını tehdit eden iç veya dış fizyolojik ve patojen uyaranlara/zedeleyicilere karşı verilen cevabın tek fazlı (lineer) olmadığını, iki uçlu (bifazik) hatta çoklu (multifazik) olduğunu anlatır. Organizmadaki adaptif süreç ve stabilite (homeostaz) bu fizyolojik-patolojik uyaranların dengesine (doz, şiddet ve sıklık) bağlı olarak korunur veya bozulur. Hormesötik uyaranlar adaptif epigenetik fenomenleri ortaya çıkarmaktadır.
Hormesisin bifazik doz-cevap karakteristiği, toksikoloji alanında yapılan deneylerden alınan ortak sonuçtur, fakat bu düşük-doz verisi çoğu zaman göz ardı edilir ve hakim olan görüş toksin seviyelerini mümkün olduğunca düşürmek üzerinde durur. Fakat aslında, pek çok vakada, bu ‘toksinler’in düşük dozlarda önemli ve yararlı etkilerinin mevcut olduğu görülmüştür. Hepsi olmasa da ilaçların pek çoğu hormetik doz davranışı sergiler.
Son on yılda, hormetik yanıtların yaygın olduğuna, yinelenebildiğine, genellenebildiğine, bağımsız bir biyolojik model olduğuna ve uç nokta ve kimyasal sınıf/fiziksel stres olduğuna dair kanıtların ortaya çıkması nedeniyle hormesise olan ilgide artış meydana gelmiştir. Bulgular bize biyomedikal dünyanın doz-yanıt ilişkisinin doğasına dair bir hata yaptığını ve toksikoloji ve risk değerlendirme faaliyetlerinin doğruluğundan ödün verdiğini göstermiştir -ki buna çevresel etkilenme standartları da dâhildir- ve ilaç gelişimi/keşfi ve ilaç güvenliği çalışmalarını engellemiş olduğu görülmektedir. Bu da, hormetik doz-yanıt modelinin son yüzyıl boyunca neredeyse tamamen marjinalize edilmiş/dışlanmış olduğu düşünüldüğünde algıda ciddi bir değişime işaret etmektedir. Bu değişim özellikle önemlidir, çünkü doz-yanıt ilişkisi toksikoloji ve farmakoloji gibi disiplinlerde merkezi rol oynayan bir ilkedir. Toksikolojik ve farmakolojik eşiklerin altındaki tedavinin etkili olduğu inkâr edilerek toksikoloji alanında doz-yanıt ilişkisinin doğasına dair hatalı bir anlayış geliştirilmiştir. Kanıtların ezici üstünlüğü de uzun süredir saygı gören eşik doz-yanıt modelinin insanların genellikle rutin olarak maruz kaldığı eşik altı alanda yanıtları öngörme konusunda başarısız olduğu sonucunu desteklemektedir.
Maladaptif süreçler nasıl ki kronik hastalıkların temelini teşkil ediyorsa Readaptif tedaviler de kronik hastalıkların tedavisinde aynı şekilde kullanılabilecek terapötik enstrümanlardır. Kitabın Yazarlarından ;
Dr. Mark P. Mattson Çalışmaları çevresel toksikoloji üzerine olmakla birlikte, bu çalışmaların merkezini çevresel kirliliğin oluşturduğu toksisitenin genetik ve beslenme faktörlerini de içeren biyolojik faktörler ve toksikolojik hormesisin olası çevresel sonuçları oluşturmaktadır.
Dr. Calabrese, çalışmalarını çevresel kirliliğe olan hassasiyeti etkileyen ana faktörler üzerinde yoğunlaştırmış olup, akademik dergilerde yayınlanmış 600’den fazla makalesi ve toksikoloji ve çevresel kirlilik alanlarında yazılmış 24 tane kitabı bulunmaktadır. Dr. Calabrese, pek çok ödüle layık görülmüş olup, en son aldığı ödül prestijli Marie Curie Ödülü’dür.
Hormesis etkisi gösteren terapötik enstrümanların başında FARMAKOLOJİ, TIBBİ DETOKS-ŞELASYON, OZONTERAPİ, HOMEOPATİ ve FİTOTERAPİ gelir. BÜTÜNCÜL TIP HEKİMLİĞİ, önce PARADİGMA DEĞİŞİKLİĞİ ile başlar. Bu kitabın bu değişikliği yarattığını düşünülerek, Türkçe’ye kazandırılmıştır.
Özellikler |
|
Barkod | 9786058110342 |
Katkıda Bulunanlar |
Saat 12:00'e kadar verdiğiniz siparişler aynı gün kargoda.
İletişim bölümümüzden bizlere herzaman yazabilirsiniz.
Kart bilgileriniz saklanmadan güvenli şekilde bankaya gönderilmektedir.
En iyi fiyatı sizlere en hızlı kargo ile sunuyoruz.