Hapı Yutmayalım Hasan Ulusoy

Kitap Tanıtım Yazısı : 
Arka Kapak Yazısı:
İlaçlar bizim dostumuz mudur? 
Bizi sağaltmanın ötesinde dokunmazlar mı?

Hipertansiyon, diyabet ve yüksek kolestrol damarlarımızın amansız düşmanlarıdır! Bu hastalıklar damar sertliğine yol açarak damarları daraltır. Damar daralması, o damarla beslenen organın kanlanmasını azaltır ve buna bağlı olarak o organın çalışması bozulmaya başlar.  Örneğin böbrek damarlarının daralması böbrek yetmezliğine yol açar. Kalp hastalıklarının çoğu bu sebepten neşet eder. Üstelik tüm bunlar bize hiç acı vermeden gerçekleşir. 

Maalesef, damarların daralmasının, organların çalışmasını kötüleştirmesinin yanında daha ciddi bir sonucu vardır: Damarların daralan yerlerinin iç yüzeyinde plak adı verilen bozulmalar belirir! Buralarda kan pıhtılaştır. Oluşan pıhtı bir süre sonra plaktan ayrılır ve kan dolaşımıyla bedenizmizde seyahat etmeye başlar. Bedenimizdeki damarlar bir ağacın dalları gibidir. Gövdeden uzaklaştıkça dallara ayrılır ve incelir. Kanla beraber bedenimizde seyahat etmekte olan pıhtı kendi büyüklüğünde bir damar dalına ulaşınca orayı tıkar; tıkanan damar dalının beslediği bölge kanlanamaz ve o bölgedeki hücreler oksijensiz kaldığı için ölmeye başlar. Kalp Krizi! Kalp krizi kalbi besleyen damarların tıkanması sonucu zuhur eder! Aynı olay beyinde, böbreklerde veya bağırsaklarda yani bedenin herhangi bir yerinde oluşabilir. Beyinde oluşan damar tıkanması sonucu hasta felç geçirir. 
Günümüzde en yaygın ölüm nedeni kalp damar hastalıklarıdır. Dünya genelinde ölümlerin üçte biri bu yüzden olmaktadır. Hipertansiyon da yaşlanmayla beraber sıkça görülür; 50 yaşını geçmiş insanların yarısında hipertansiyon vardır. Benzer şekilde 40 yaşını geçmiş kişilerin beşte biri ve 60 yaşını geçmiş üç kişiden biri diyabet hastasıdır.

Hapı Yutmayalım’da, bu hastalıklarda kullanılması gereken ilaçları, bunların nasıl etki ettiklerini, yan etkilerini ve önemli ilaç etkileşimlerini bulacaksınız.

Yazar Hakkında:
PROF. DR. HASAN B. ULUSOY, Konya’da doğdu (1973). İlaçlara dair hatırladığı ilk şey, felçli babaannesinin kalbi için Digoksin kullanıyor olması. Hacettepe Tıp Fakültesi’nden mezun oldu ve doktor oldu. Farmakolojiyi seven Ulusoy, hastaları tedavi etmenin bir sanat olduğuna inanıyor. Kısa bir süre pratisyen hekimlik yaptı ve ilaçların pervasızca kullanıldığına tanık oldu. 1999 yılında Konya Selçuk Üniversitesi’nde Tıbbi Farmakoloji ihtisası yapmaya başladı. 2003 yılında Tıbbi Farmakoloji Uzmanı oldu. Daha sonra Erciyes Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak çalışmaya başladı. 2005 yılında orduya katıldı. Orduda Farmakoloji bölümü sadece Ankara’daki Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde olduğu için orada Tabip Asteğmen olarak görevlendirildi.
Orada, bu kitabın çevresinde dönüp durduğu “damar sertliği”nin önemine vakıf oldu. Bir yıl sonra
tekrar üniversiteye döndü. 2007 yılından itibaren ilaç tedavisiyle ilgili dersler vermeye başladı. 2011 yılında ABD’ye, Georgetown Üniversitesi’ne gözlemci olarak gitti. Bir kanser ilacının akciğer damarlarındaki yüksek tansiyonu tedavi etmek için kullanılmasıyla ilgili çalışmaları gözlemledi. 2013 yılında ikinci oğlu dünyaya geldi: Down sendromluydu ve kalp hastalığı vardı. Dideral, oğluyla beraber hayatına girdi. Böylece; bir ilacı aylarca veya yıllarca kullanmak zorunda kalmanın ne demek olduğunu deneyimleyerek öğrendi. İnsanları bilgilendirmek
için böyle bir kitap yazmaya karar verdi. Bu kitabın, okuyucularını mutlu etmesini çok arzuluyor…