Saat 14:00'a kadar verilen siparişleriniz AYNI GÜN KARGO. 4500 TL ve üzeri KARGO BEDAVA
logo

    Gelecekten Gelen Şiir Srecko Horvat

    Yazar: Yayınevi: Kolektif Kitap

    Saat 14:00'e kadar verdiğiniz siparişler aynı gün kargoya verilir.
    Saat 17:00'e kadar verdiğiniz siparişler ertesi gün servise çıkar.

    Ürün Açıklaması

    “İşgal mi? Aynen öyle, işgal. Şimdiki işgal ne dünya çapındaki faşist hareketler ve otoriter
    yönetimlerden ne de siyaset ve mekânın yeni duvarlar ve gözaltı merkezleriyle fiziken işgal
    edilmesinden ibaret. İstencin melankolisinde ve kötümserliğinde boğulan duygularımızın,
    arzularımızın ve hayal gücümüzün manen işgal edilmesi de söz konusu. Bugün yaşadığımız işgal,
    başka bir alternatif olmadığına, dolayısıyla bir geleceğin de olmadığına yönelik yaygın hisse –hatta
    gerçekliğe– dayanıyor.”
    Siyaset felsefesi alanında çalışan aktivist, yazar Srećko Horvat siyasi, ekonomik, ekolojik ve insani
    krizlerin kesişiminde kıyamet söylemleriyle sarmalandığımız günümüzde özgürleşmek için ulusal
    sınırları ve kimlikleri aşan, geçerliliğini yitirmiş uygulama ve söylemlerin ötesine geçen küresel bir
    örgütlenmeye ihtiyacımız olduğunu savunuyor.
    Nazi işgalindeki Yugoslavya’nın partizan direniş hareketinden mülteci kamplarına, edebiyat ve
    sinemadaki distopik anlatılardan günümüz isyan hareketlerine uzanan bir anlatıyla içinde
    bulunduğumuz vahim durumu değerlendiriyor ve küresel düzeni kökten değiştirebilecek bir
    enternasyonalizmin manifestosunu sunuyor.

    “Horvat çarpıcı vizyonuyla acil bir ihtiyacı ve erişilebilir bir hedefi işaret ediyor.”
    Noam Chomsky

    SREĆKO HORVAT

    1983 doğumlu Hırvat felsefeci, aktivist, yazar. Yanis Varoufakis’le birlikte Avrupa Demokrasi Hareketi
    2025’in (DiEM25) kurucularındandır. Kitapları arasında Aşkın Radikalliği, Avrupa Ne İstiyor? (Slavoj
    Žižek ile birlikte) ve After the Apocalypse (Kıyametten Sonra) yer almaktadır.
    KİTAPTAN ALINTILAR
    “Kimsenin artık geçmişi umursamadığı ama geleceğe dair de hiç umut taşımadığı bir dünyada, taşlar
    yeniden konuşmaya başlamalıdır. Bizzat biz, bağlılıklarımız konusunda içsel çatışmalar yaşadığımız bu
    kinizm dünyasında, işgal altındaki Avrupa’dan yükselen ilk ses olmalıyız.”
    “Kitlesel gösterilerde solcuların hâlâ 20. yüzyıldan kalma direniş şarkıları söylemesi dikkate değer.
    Bunlar unutulmaması gereken, önemli ve güzel şarkılar, ama gerçek anlamda yeni bir siyasal öznellik
    oluşturmak istiyorsak, yeni şarkılar lazım bize. Hem mecazi hem de gerçek anlamda.”
    “Fetişist kıyametçilik, kıyameti önlemek adına şu an ne yapabiliriz sorusunu dert edinmez. Daha
    ziyade, gerçekleştiği zaman nasıl hayatta kalabileceğimizi –daha da netleştirirsek, mega zenginlerin
    nasıl hayatta kalabileceklerini– dert edinir.”
    “İlk bakışta, safdillik edip fetişist inkârcılıkla fetişist kıyametçiliğin birbirine karşıt olduğu sonucuna
    varabiliriz. Biri aciz bir edilgenliği tarif ederken (hiçbir şey hiçbir şekilde değiştirilemez), diğerinde
    hiçbir şekilde değiştirilemeyecek olanın gerçekleşeceğini kabul etmeye yönelik bir eylemlilik iması,
    eyleme geçme isteği var. Ama aslında iki yanıt da kıyameti önlemek için yapılabilecek hiçbir şey
    olmadığı düşüncesine yaslanır.”
    “Kıyamet halihazırda vuku bulmaktaysa (küresel ölçekli bir facianın mevcut bilgimize dayanarak
    hakikaten kaçınılmaz olması anlamıyla), uygarlığın çöküşüyle kalkan toz duman yatışınca, bu kıyamet-
    sonrası enkazla daha iyi bir gelecek yaratma fırsatı vardır. Bildiğimiz dünyanın sonundaysak eğer, yeni
    bir tane yaratmanın tam zamanı demektir.”
    “Avrupa’nın 2015’te etkisini hissettiği, süregiden mülteci krizi bir şey gösterdiyse (Batı Avrupa’nın
    olağanüstü sert bir insani felakete hayli kinik bir tepki verdiği haricinde) o da iki paralel gerçeklik
    arasındaki kısa devredir: Bir yanda inkârcılıkla nihilizm arası bir tavırla korunaklı bir tür Miracle’da
    onlarca yıl var olmuş Batı gerçekliği, öte yanda hayatta kalma mücadelesi veren insanlığın geri
    kalanının gerçekliği.”
    “Çoğunluk tarafından doğal bir felaket olarak sunulan şey, Avrupa’nın, ABD’den destek alarak
    uyguladığı kasıtlı dış politikasının sonucudur. Libya, Afganistan, Suriye ve Irak’a ağır askeri
    müdahalelerin yapılmasını sağlayan, ülkeleri harap edip halklarını kaçmaya zorlayan, IŞİD terörizminin
    yayılmasını beraberinde getiren de bu politikalardır. Dünyadaki toplam 25,4 milyon mültecinin 6,3
    milyonunun Suriye’den, 2,6 milyonunun da Afganistan’dan gelmesine şaşmamak lazım. Bu
    ‘bumerang’ın niçin şimdi geri döndüğünü anlamak için Batı’nın rolünü hatırlamak yeterli. Durumun
    hiç de doğal bir felaket değil, bilakis bunun tam tersi.”
    “Ekonomik savaş dönemlerinde bir ekonomik göçmen mülteciden başka nedir ki? Ayrıca bunun tam
    tersi de geçerli. Her mülteci halihazırda ekonomik göçmendir, zira mülteci krizi küresel kapitalist
    ekonominin ürünüdür.”
    “Gerçekten sorumluluk almanın tek yolu umudu tamir etmek, naif iyimserlik fikrinden çok daha
    radikal bir umudu yeşertmektir. Bugün, hiç olmadığı kadar ihtiyacımız olan şey iyimser olmayan
    umuttur. Direnişten özgürleşmeye giden tek yoldur bu.”

    “Yerel bir mücadele ancak aynı zamanda küresel bir mücadele de olabilirse başarıya ulaşabilir, küresel
    mücadele de ancak yerelde temelleniyorsa. Belirleyici bir anda, bu yerel ve küresel mücadeleler
    birbirinden ayrılmaz hale gelmiştir, dolayısıyla ancak özgün ilişkiler kurma ve (geçici) ittifakları
    pekiştirme yoluyla geleceğin özgürleştirilmiş Avrupası yaratılabilir. Bugün hedeflememiz gereken,
    önem taşıyan geçici ittifaklar kurmak değil sadece, yataylıkla dikeylik arasında bir tür diyalektik
    oluşturarak, hem yerel hem küresel düzeylerde iş yapabilen hakiki bir enternasyonal (ulusların
    arasında) –ya da daha iyisi, ulusaşırı (ulusların ötesinde)– özgürleşme hareketi yaratmaktır.”
    “Küresel bir özgürleşme hareketi – sınırların, ulusal kimliklerin ötesinde işleyecek, neoliberalizm ile
    faşizm arasında tercih yapma dayatmasının yanlış ikiliğinin ötesine geçecek bir hareket– oluştururken
    yararlanabileceğimiz, tarihsel ve çağdaş sayısız ilham verici örneğimiz var. Fakat günümüz için, yeni
    bir isme ve dile sahip, geçmişi hatırlayan fakat hatalarını tekrarlamayan böyle ulusaşırı bir özgürleşme
    hareketi geliştirmek istiyorsak, ilhamımız gelecekten gelmelidir.”


    Özellikler

    Barkod 9786052205785

    Katkıda Bulunanlar