Ürün Açıklaması
Bu çalışma Robert J. Shiller'in Yale Üniversitesi'nde verdiği derslerden doğmuş ve okuyucu ile buluştuğu andan itibaren alanında ufuk açan bir eser olmuştur. Shiller finansal krizlerin ortaya çıkışlarını ve meydana getirdikleri yıkımları ele alırken insanı merkeze alan bir finansal sistem önermiş ve bunun hem finansal kurumları daha etkili kılacağını hem de söz konusu sistemi toplumun refahı için çalışır hâle getirebileceğini ileri sürmüştür.
Yazara göre meydana gelen krizler finansal sektördeki çıkar çatışmasından değil finansal kurumlardaki yapısal eksikler ve bu eksiklikler sonucu ortaya çıkan yeni araçlardan kaynaklanmaktadır. Shiller bu tespitte bulunurken finansal yeniliğin yapısal gelişmelerle desteklenmesi gerektiğine vurgu yapmaktadır. Bu doğrultuda finansal kurumlar insani kaygıları önceleyen demokratik yapılar hâline geldiklerinde yapılan finansal yeniliklerde de toplum yararı dikkate alınacaktır. Böylece finansal yeniliklerin küçük bir azınlığın çıkarları doğrultusunda hareket etmemesi tüm toplumu kapsaması sağlanmış olacaktır. Shiller'e göre bu durum gerçekleşirse halkın finansal kurumlara ve yöneticilerine olan tepkilerinin azalması da mümkün olacaktır.
Shiller finansal kapitalizm kavramının günümüzde olumsuz anlam ifade etmesine katılmamaktadır. Aksine finansal kapitalizm bir araç olarak kullanıldığında finansal sistemin topluma daha faydalı hâle gelmesi ve sosyal fayda doğurması mümkündür. Bu doğrultuda kitap ilk kısımda okuyucuya finansal sistem içerisindeki CEO'lar sigortacılar piyasa yapıcıları eğitimciler avukatlar danışmanlar muhasebeciler ve bunların rollerine ve sorumluluklarına dair bir çerçeve çizmektedir. İkinci kısım finans sektörünün eksikliklerine ve bu eksikliklerin çözüm yollarına dikkat çekerek finansal kurumların alışılagelmiş hedeflerinin ötesine geçmesini ve toplumun geneline hitap edecek şekilde daha insani kapsayıcı ve eşitlikçi olmasını önermektedir. Sonuç olarak Shiller Finans ve İyi Toplum kitabında finansal kurumları yapısal güçlendirme demokratikleştirme ve insanileştirme politikaları çerçevesinde yeniden değerlendirilerek belirli bir azınlık zümreye hizmet etmek yerine toplumun genelinin yararını önceleyen bir yapıya dönüştürülmesini savunmaktadır.