Okulların çağdaş bir düzeye gelebilmesi için yöneticilerin ve öğretmenlerin yaşadıkları güçlükleri, uzman ve bu konuda deneyimli bireylerle paylaşıp çözüm aramaları gerekmektedir. Okul yöneticileri ve öğretmenlerin, göreve atandıktan sonra yaşadıkları zorlukları daha çok diğer yöneticilerden veya kendi okullarındaki meslektaşlarından sorup öğrendikleri ve birbirlerine gayriresmî olarak mentorlukta bulundukları bilinmektedir. Mentorluk, el yordamıyla yön bulmaktan veya problem yaratmayan bir çözümü uygulamaktan daha ilerisini vaadeden bir kavram olarak görünmektedir. Yeni göreve başlamış öğretmenlerin mesleklerinin ilk yıllarında okuldaki uygulamalardaki durumu görüp, gerçek şoku yaşadıkları ve bunu gidermek için güvenilir bir mentora ihtiyaç duydukları ve çoğu kez bu ihtiyacı gideremeyerek deneme-yanılmayla veya arkadaşlarını taklit ederek kendi öğretmenlik repertuvarlarını oluşturdukları bilinmektedir.