Franz Kafka’nın bir asır önce, ilk olarak “Die Wiessen Blaetter” adlı aylık dergide yayımladığı Dönüşüm adlı uzun öyküsü, hâlâ yirminci yüzyıl edebiyatının modern başyapıtlarından biri olarak kabul edilir. Kafka, Dönüşüm’de yüzyılın ilk çeyreğindeki küçük burjuva dünyasının yoz ahlakını, çekirdek aile yaşantısını sergilemekle kalmaz, yeni dünya düzeniyle kendine ve çevresine yabancılaşan bireyin izdüşümünü de okuyucuya usta işi bir monologla aktarır.
Gezgin, işkolik satıcı Gregor Samsa’nın bir sabah yatağında kendini böceğe dönüşmüş olarak bulmasıyla başlayan zamansız olay akışı giderek Samsa’nın kafasından aktarılan bir aile trajedisine dönüşür. Dönüşüm’de Gregor’un böcek olmasının kaçınılmaz ekonomik ve sosyolojik sonuçları karşısında asıl “dönüşen” Samsa ailesidir.
Kafka, dönüşüm metaforu üzerinden toplum tarafından bireye yöneltilen sistemli hoşgörüsüzlüğü, dışlamayı, ezme biçimlerini ele aldığı kadar dünyanın gürültülü kaosunda silikleşen insan ruhunun derinliklerine doğru karanlık bir yolculuğa da çıkartır bizleri.