Yazar: Yayınevi: Adalet Yayınevi
Genel kamu hukuku, çalışma alanı olarak, “Devlet” konusunu belirlemiş ve bu belirleme, bu disiplinde çalışan akademisyenlere oldukça esnek bir alanda çalışma yapabilmesine zemin hazırlamıştır. Çünkü devlet, birçok bilim dalının konusu olmuştur. Her bilim dalının yaptığı inceleme ve araştırmalar, ortaya konulan veriler, diğer bilim dallarını da etkilemiş ve birbirlerinden faydalanabilecekleri bir zemin sağlamıştır.
Hukukun diğer alanlarına kıyasla, bir norma bağlı olmayan; ama devletin ürettiği tüm hukuk normlarını, kendi disiplini içinde, inceleme/yorumlama/değerlendirme imkânı sunan genel kamu hukuku, bu anlamda geniş bir yaklaşımla konularının çalışılmasına imkân sunmaktadır.
Bir görüşe göre, genel kamu hukukunun, anayasa hukuku, idare hukuku, ceza hukuku, yargılama hukuku ve uluslararası hukuk gibi alanlardan farklı olarak, devleti yalnızca belirli bir alandaki işlevleri açısından değil, bütün niteliklerini ve işlevlerini kapsayan, bir bütün olarak ve güncel pozitif hukuk metinlerine bağlı kalmadan tarihsel gelişimi içinde incelemeyi amaçladığı kabul edilmektedir4. Bu görüşe göre, devlet olgusunun incelenmesinde uygun yöntem şöyle belirlenmiştir: Tarihin akışı içinde maddi gerçeklik ortamındaki gelişmeler ve bu gelişmelerden etkilenen ama aynı zamanda o gelişmeler üzerinde etkili olan felsefi görüşleri de kapsayan bir yaklaşım belirlenmelidir5. Pozitif hukukla beraber, başka disiplinlerin – özellikle siyasal ve iktisadi tarih, sosyoloji ve felsefe gibi alanların- verilerinin önemi vurgulanmıştır.
Bir başka görüş, insan ile siyasal iktidarın karşılıklı etki-tepki ilişkisini, diyalogunun belirlenip sergilendiği bir çerçeveyi genel kamu hukukunun inceleme alanı olarak tespit etmektedir6. Bu yaklaşımda inceleme, iki boyutta yapılmaktadır: Devlet Kuramı ve hak ve özgürlükler.
Üçüncü bir yaklaşım ise devlet teorisi isimlendirmesi ile yapılmaktadır. Buna göre devlet teorisinin ilk konusu, devletin ne zaman, nerede, nasıl ve niçin ortaya çıktığının incelenmesidir. Devamında devlet gücünün niteliği üzerinde durulması gerektiği ve bu gücün kaynağı, meşruiyeti ve sınırlarının tarihsel süreçte geçirdiği değişimi yansıtacak biçimde ele alınması gerektiği vurgulanmıştır. Devletin bütünsel olarak kavranmasına yapılan vurguda, bunun ancak sosyoloji, antropoloji, siyaset bilimi, kamu hukuku ve hukuk felsefesi gibi disiplinlerin devlet hakkında sağladığı verilerin değerlendirilmesi ve senteziyle mümkün olabileceği değerlendirilmiştir.
Yukarıda değinilen üç görüş de birbirinden değerlidir ve birbirini tamamlayıcıdır. Çalışmada, temelde, bu üç görüşün ortaya koyduğu değerli yaklaşım yöntemlerinden faydalanılmaya çalışılmıştır.
Birinci bölümde, II. Dünya Savaşı sonrasında oluşturulan uluslararası kamu düzeni, tarihsel olaylar ve uluslararası sözleşmeler ışığında değerlendirilmeye çalışılacaktır. Bu bölümde, pozitif hukukun verileri ile siyasal ve iktisadi tarihin, sosyolojinin verileri karşılaştırmalı bir analize tabi tutularak günümüzde ortaya çıkan dijital devletin temellerinin nasıl atıldığı tespit edilmeye çalışılacaktır.
İkinci bölümde, Dijital devletin gücünün niteliği üzerinde durulacaktır. Ortaya çıkan gücün, kaynağı, meşruiyeti ve sınırlarının tarihsel süreç içerisinde geçirdiği dönüşümü yansıtacak olaylar, olgular ele alınacaktır. Bu bölümde, “toplum”, “iktidar”, “devlet”, “ulus” ve “egemenlik” gibi bazı kavramlara sıklıkla değinilecektir. Bu kavramların dijital devlet teorisindeki anlamları/karşılıkları tartışılmaya çalışılacaktır.
Üçüncü bölümde, Dijital devletin, insan ile siyasal iktidarın etkileşiminin çerçevesi belirlenmeye çalışılacak ve bu yapılırken hak ve özgürlüklerin dijital devlette nasıl konumlandırıldığı incelenecektir.
Özellikler |
|
Barkod | 9786257467834 |
Katkıda Bulunanlar |
Saat 12:00'e kadar verdiğiniz siparişler aynı gün kargoda.
İletişim bölümümüzden bizlere herzaman yazabilirsiniz.
Kart bilgileriniz saklanmadan güvenli şekilde bankaya gönderilmektedir.
En iyi fiyatı sizlere en hızlı kargo ile sunuyoruz.