Taraflar bir sözleşme akdederken karşı tarafın edimini gereği gibi yerine getireceği inancıyla hareket ederler. Bu nedenle borçların hiç veya gereği gibi ifa edilmeyeceği durumlar taraflarca göz ardı edilebilir. Bununla birlikte, hiç veya gereği gibi ifa etmeme durumunda gündeme gelecek olan tazminat alacaklıyı her zaman tatmin etmez ve borçluyu ise borcunu ihlal etme hususunda caydırıcı bir nitelik taşımaz. Bazı hallerde borçlu açısından borcu gereği gibi ifa etmek yerine bir miktar tazminat ödemek daha anlamlı olabilir. Alacaklının menfaati ise, çoğu kez, borcun gereği gibi yerine getirilmesindedir. Bu nedenle, borçluyu ifaya sevk etmek isteyen alacaklının elindeki hukuki imkanlardan biri de ceza koşuludur. Pratikte de böyle kayıtların sözleşmelere sıklıkla eklendiği görülmektedir. Bu kuruma ilişkin, gerek Türk Hukukunda gerekse mukayeseli hukukta birçok tartışmalı husus ve farklı yönde mahkeme kararları vardır. Bu nedenle önem arz eden bir meseledir. Bu çalışmada, metnin içinde bir bütünlük sağlamak adına, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu tarafından tercih edilen "ceza koşulu" terimi kullanılmış.