Bankacılık sistemi, ülke ekonomilerinin lokomotifi durumuna gelmiştir. Bankalar, kredi kanalı ve finansal aracılık işlevleri ile ekonomiye yadsınamaz katkılar sunmaktadır. Bu nedenle bu derece önemli bir yere sahip olan bankaların denetimi hayati niteliktedir. Yasal düzenlemelerde yaşanabilecek bir boşluk ya da uygulamadaki uyumsuzluk, ekonomiye ciddi zararlar verebilir. Küreselleşme ile birlikte bankaların uluslararası işlevi artmakta, teknoloji ile faaliyet alanları sürekli gelişmektedir. Yeni faaliyet alanları ile birlikte karşılaştıkların riskler de değişmekte olup buna bağlı olarak bankaların risk ölçüm teknikleri de gelişmektedir. Özellikle küresel kriz sonrasında gündeme gelen Basel 3 kriterleri, bankacılık alanında yeni arayışların devam edeceğini göstermektedir. Risklere ek olarak bankaların her açıdan artan bir rekabet ortamında olduğu görülmektedir. Sıkı bir mevzuat kapsamında faaliyet gösteren bankalar, kâr odaklı finansal performans kaygısı ile çok hızlı gelişen teknolojiye ayak uydurmak durumunda kalmaktadır. Özellikle dijital ve mobil bankacılık tarafında yaşanan gelişmeler bankaların maliyetlerini de arttırmaktadır. Buna karşın bankaların yeni nesil ürünler ile faaliyet alanını genişlettiği ve kârını arttırdığı anlaşılmaktadır. Oldukça dinamik bir sistem olan bankacılık sistemi, sürekli bir değişim ve gelişim içerisindedir. Bu nedenle finansal piyasaların en önemli ayağı olarak kabul edilen bankacılık alanındaki çalışmaların sürekli güncellenmesi gerekmektedir.