Ürün Açıklaması
Gecenin karanlığında kimin kime ateş ettiği belli değil gibiydi. En ufak bir korku hissetmememe rağmen, yüreğimde derin bir sızı duydum. Koca Türk milleti bu muydu? Taa Çin sınırlarından yola çıkıp Avrupa’nın içlerine kadar ilerleyen, küçücük ordularla muazzam güçleri yenen, adını tarihin her sayfasına şerefle yazdıran, medeniyetin ve istiklâlin sembolü olmuş millet bu millet miydi? Küçücük çapulcu gruplar karşısında acze düşmüş; Anadolu’nun gelinlerini kendi topraklarında ağlatan bir millet hâline mi gelmişti?
Bu kitapta ilk defa olarak devletin idari kademelerinden bir bürokrat, Güneydoğu’da PKK ile mücadelede yaşadıklarını Türk halkıyla paylaşıyor. Terörle mücadelenin en yoğun olduğu 1993-1995 yıllarında, kaymakam olarak görev yaptığı Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesinde, devletin bir temsilcisi sıfatıyla yüklendiği büyük sorumluluğu ve yüzleşmek zorunda kaldığı acı hakikatleri anlatıyor. Mesut Taner Genç’in mücadele günlüğünde dikkat çektiği noktalardan bazıları şöyle:
Devlet görevlisi olarak bölgede cesaret ve öz güvenle dolaştım. Her saatte her bölgeye girdim. Halka ve örgüt mensuplarına “Kimseden korkumuz yoktur“ mesajını vermeye çalıştım.
Yöre halkı için futbol müsabakaları, müzik dinletileri, eğlence akşamları düzenledim. Liselerde derslere girdim, öğrencilerle konuştum. İnsanımıza ilgi, muhabbet ve güven vermeye çalıştım.
Bölgeye atanan askerî komutanların veya özel timin icraatlarını yetersiz bulduğumda bunu gerekli makamlara dile getirmekten çekinmedim. Gerekli olan bölgelere operasyon yapılmadığında emrimdeki polislerle ben devreye girdim.
Örgüt yanlısı köylere ve militanlara fırsat vermedim. - Örgütü besleyen uyuşturucu ve canlı hayvan kaçakçılığının mutlaka önünün alınması gerektiğini müşahade ettim.
Örgütün faaliyetlerine yönelik düzenli olarak sürdürdüğüm istihbarat çalışmasından büyük fayda gördüm. - İyi seçilmiş profesyonel askerlerle, iyi bir stratejiyle ve devletin bütün kademelerinin el ele vermesiyle PKK’nın bitirilmesinin an meselesi olduğunu anladım.
Kitapta Mesut Taner Genç’in örgütle sıcak çatışma sırasında yaşadığı dehşet anları ile yakın dostları Yüzbaşı Hüseyin Güvercin ve Üsteğmen Osman Güzel’in şehit edilmelerinin yarattığı şok etkisi de anlatılıyor.
(Tanıtım Yazısından)