Bu kitap her şeyden önce, yarım yüzyılı aşkın bir zamandır varlığını sürdüren ve Türkiye’nin en fazla dinlenen müziği olarak kitleleri peşinden sürükleyen arabeski, tüm önyargılardan uzak, doğrudan müziğin içerisinden inceleyen bilimsel bir çalışma niteliği taşıyor.
Müzikal bir üslûp olan arabesk, uzun yıllar siyasi ve kültürel kutuplaşmaların odağında yer almasına rağmen ihmâl edilmiş, akademik müzik çevrelerinde de hak ettiği ilgiyi görememiştir. Bugüne dek onun hakkında yapılan neredeyse tüm araştırmaların sosyologlarca yazılmış birkaç kitaptan ibaret olması, hem konuya karşı olan ilgisizliğin hem de müzikolojinin Türkiye’deki hazin durumunun bir göstergesidir. Hâlbuki siyasi ve toplumsal dönüşüm sürecinin bir parçası olarak evrilen ve barındırdığı öğelerle farklı müzik tarzlarına eklemlenen arabesk, tartışmasız Türkiye’deki popüler müziklerin yapısını besleyen en temel üslûptur.
Bu çalışmada, arabeskin zannedilenden çok daha önce, eleştirel bir bakış açısıyla ele aldığı Cumhuriyet’in kültür politikalarının yarattığı iklimde doğduğunu anlatan Küçükkaplan, çeşitli dönemlere ayırarak incelediği arabeskin yapısal özelliklerini yaptığı onlarca müzikal analizle ortaya koyuyor.