Bir zamanların hukuk öğrencisi Tom, gençliğinde kullandığı uyuşturu-
cuların da etkisiyle yirmi yıldır ondan başka kimsenin duymadığı bir
sesle konuşur. Bu ses onu azarlayan, onunla alay eden, nadir anlarda
ona olan sevgisini de açık eden Ahtapot Tanrısı’na, yani Malamock’a
aittir.
Doktorların şizofreni teşhisi koyduğu Tom, hayatını sürdürmek için kız
kardeşine bağımlıdır ki bu, onun için kolay bir şey değildir... Nihai
çözüm, zihnindeki sesi susturmak, Ahtapot Tanrısı olmadan yeniden
bir hayat kurmaktır ve bunun da tek bir yolu vardır: Deneysel bir ilaç
tedavisine katılmak. Bu noktaya geldiğinde Tom, onun için önemli bir
soruya yanıt ararken bulur kendini: Malamock’u susturmayı gerçekten
istiyor mudur?
Kesintiye uğramış hayatların dokunaklı hikâyesini anlatan Ahtapot
Adam, insanlığın inanç ve anlam arayışını sorgularken yıpranmış bir
aşkın ve dostlukların melodramını da gözler önüne seriyor.